Bulunduğunuz Sayfa » » KIYICILIK-KIYICI OCAĞI

KIYICILIK-KIYICI OCAĞI

Ekleyen: memleketkitap Eklendiği Terih: 26 Şubat 2015 Perşembe | 16:24:00

05 Mart 2012, 14:33 http://www.medyaermenek.com
         Bu yazımda yöre kültürümüzde var olan “kıyıcı ocağı”, “kıyıcılık”tan bahsetmek istiyorum.Halk dilinde “yılancık hastalığı” olarak adlandırılan ve tıp dilindeki adı; “Streptokok” denilen mikropların bir sıyrığa ya da yaraya bulaşarak yaptıkları sayrılık, kızılyörük, başka bir adı ile “Kemik veremi” hastalığının “kıyıcı ocağı”nda dualarla sıvazlanması, bir bıçağın tersi ile kıyma eyleminin taklidi olarak yapılması işine kıyıcılık denilmektedir.Bir Taşeli insanı olarak önceliğimiz her zaman tıp olmakla beraber çaresiz duruma düşenlerin de bu tür çarelere başvurduğunu da bilmekteyiz. Duanın insan yaşamında ne kadar önemli olduğunu hiçbir zaman göz ardı edemeyiz. Bu tür dertlerle muzdarip olanlara Allah’tan acil şifalar dilerim.

        Şimdi de Yukarı Çağlar Köyünde “kıyıcı ocağı”ndan bahsetmek istiyorum.İzvitli Siyam Efendi, Siyam Efendi Karaman ili, Ermenek ilçesi Yukarı Çağlar Köyündendir. Dedesi eski Ermenek Müftüsü Hacı Mümin Efendidir. Hacı Mümin Efendinin Çelebi Hasan, Çelebi, lakabı Çavuş ( ismi hatırlanmıyor) olan üç oğlu olduğu belirtilmektedir. Lakabı Çavuş olanın da iki oğlu olduğu, bunlardan biri Siyam Efendi, diğeri ise Ethem Efendidir. Ethem Efendinin oğlu ise Emin Efendidir.Bugün Alata’da türbesi bulunan ve bu türbede yatmakta olan Siyam Efendi, Emin Efendinin oğludur. 

       Siyam Efendi’nin adı, amcazadelerinin ismi olan Siyam’dır. Siyam’ın oğlu Hüsameddin, Mümin ve Emin KIYICI’dır. Emin KIYICI’nın oğlu Hasan KIYICI’dır.Yukarı da aktardığım ve devamını aktaracağım bilgiler Hasan KIYICI’dan ve Mümin KIYICI’nın kızı Rukiye (Kıyıcı) ÖZBEK’ten bizzat dinlenerek derlenmiş ve not edilmiştir.

        Ermenek Müftüsü Hacı Mümin Efendi, lakabı Çavuş olan oğlundan olma torunu Siyam Efendi’yi İstanbul’a (Bir başka rivayete göre Manisa’ya) medrese tahsili için gönderir. Siyam Efendi İstanbul’da tahsilini sürdürür. Tahsilinin bitimine az bir süre kalır. Babası ölmüş olan Siyam annesinin özlemi hat safhaya gelince medreseden izin almış ve Ermenek İlçesi, Yukarı Çağlar Köyüne ( O zamanki adı İzvid-i Ulviye) yolculuğa başlamış. Bu yolculuğu İstanbul’dan Alata’ya kadar sürer. Yolculuk yayan olduğu için Siyam Efendi hasta bir halde Alata’ya ulaşır. Alata’dan Siyam Efendiyi görenler durumu fark ederler. “Sen hastasın köyüne gitme. İyileş ondan sonra gönderelim. Misafirimiz ol.” derler. Siyam Efendi; “Köyüme gideceğim.”der. Yola çıkar. Alata yaylasında bir ardıç ağacının dibine kadar varabilir. Hastalığı ağırlaşır orada bulunan bir ardıç ağacının dibine yatar. Hareket edemez durumdadır. Bir zaman sonra Alatalı bir çoban Siyam’ı görür. Alata’ya durumu haber verir. Sal getirilir ve Siyam sal içinde tekrar köye getirilir. Bir eve yatırılır. Siyam Efendinin hastalığı çok ağır olduğu anlaşılır. Siyam Efendi bu hastalıktan kurtulamayacağını hakkın rahmetine kavuşacağını anlar ve Alatalılara vasiyette bulunur.“Ben ölünce, beni bulduğunuz ardıç ağacının dibine defnedin. Ben kıyıcı ocağındanım. Üzerinde yılancık hastalığı olup, benim yanıma gelmek isteyenler, benim yanıma gelmeden önce aileme gitsinler. Üç defa yılancıklarını kıydırsınlar. İyi olmazlar ise sonra benim yanıma gelsinler. Ayrıca beni ziyarete gelenler bir tas süt ve haşlanmış yumurta ile gelsinler.”der.İzvitli Siyam Efendi, Alata’da hakkın rahmetine kavuşur ve vasiyet ettiği ardıç ağacı dibine gömülür. Siyam Efendi’nin Çavuş lakaplı babası daha önce kaybettiği anlaşılmaktadır. Çünkü Siyam Efendiyi medreseye gönderen dedesi Ermenek Müftüsü Mümün Efendidir. Siyam Efendinin annesi ise köyde yalnız yaşadığı sanılmaktadır. Annesi Siyam Efendinin ölüm haberini alınca yakım yaktığı söylenmektedir. Yaktığı yakımdan hatırda kalanlar şu şekilde söylenmektedir.

“Siyam Efendimi, arayıp da bulsunlar,

 Ardı sürü kızlar ile gelsinler,

Siyam Efendimin yanına

Bir tas süt, yumurta ile gelsinler.” 

Bunun nedeni şöyle ifade edilmiştir: Siyam Efendi küçükken Çavuş lakaplı babasını kaybetmiş. Yoksulluk içinde hasret kaldıkları süt ve yumurtayı çok sevmektedir. Daha sonra Ermenek Müftüsü dedesi Hacı Mümin Efendi tarafından İstanbul'a medrese tahsiline gönderilmiştir. Siyam Efendi öldüğünde henüz evli olmadığı 25 yaşlarında bir zat olduğu sanılmaktadır. Siyam Efendinin ölüm tarihi Yukarı Çağlar Köyünde devam eden tüm aile büyüklerine danışılması sonunda 1810-1815 yılları arasında öldüğü hesaplanmaktadır.

Durmuş Ali ÖZBEK
Kaynaklar: Bu bilgiler, Kıyıcı ailesinden Hasan KIYICI (73 yaşında), Rukiye (Kıyıcı) ÖZBEK’ten (60 yaşında)  23 Ekim 2005 tarihinde derlenmiştir..


















Bu Makale
Free Counter

Sosyal Paylaşım: :

4 yorum:

  1. Ramazan Kıyıcı:
    Hocam Allah razı olsun güzelbi çalışma olmuş elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Güzel bi çalışma hocam elinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Güzel bi çalışma hocam elinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

 
Support : Link | Link | Link
Copyright © 2015. Derleme Defteri - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu şablonuyazan. YayınlayanTemplate
Yayıncı Blogger